Evrensel /14 Şubat 2015
İnsan, hikâyeleriyle vardır. Ve hikâyeler onun, bu yuvarlak
küreye gözlerini açmasıyla başlar. Bir serüvendir onun hikâyesi ve çoğunlukla onu
başlatan bir aşktır. Önce bir tohum olur, serpilir, gelişir ve merhaba der
yeryüzüne... İlk nefesini çeker içine; acı, sancılı bir yangıdır ilk duyduğu ciğerlerinde;
kirpiklerini kırpar, gözlerini açar. İlk ışık demeti sızdığında gözlerine,
beyne ilk algılar iletildiğinde, objeler yavaş yavaş belirmeye başladığında aslında
yaşadığı ilk düş, ilk gerçek, ilk hikâyedir bu…
Sevmekle başlar insan
Sevmekle başlar insan. Önce ona ilk dokunanı, ışığı sever; sonra
kokuları, teni, nesneleri; bir işi, bir inancı, bir şehri ve bir ağacı… Aşkla,
özlemle, tutkuyla ve hayaller kurarak. Her şeyden önce, belki de her şeyden çok
insanı severek, ona bağlanarak, onun ardından giderek. Şair demiş ya, “bir insanı sevmekle başlar
her şey.” İşte onun gibi bir şey…
Dünya Öykü Günü’ne giden yol tam da böyle başladı. “Biz öykücüler bir düş kurduk ve düşümüzün
gerçeğe dönüştüğünü gördük.” Evet, böyle diyor Özcan Karabulut; öykücü,
roman yazarı, bir zamanların Ankara Öykü Günleri’nin yaratıcısı, Edebiyatçılar Derneği başkanı ve
kurucularından, yakın zamanın Türkiye PEN Merkezi Başkan yardımcısı.
Kimsenin kolay tahmin edemeyeceği, düşü kuranların bile bir
gün gerçeğe dönüşeceğini tahmin edemeyeceği bir düştü belki bu. Hani göle maya
çalmak denir ya, işte öyle bir şey.
Her şey, “İnsanı insan yapan düşleridir” sözünün ardı sıra
giderek başlamıştı. 1996 yılında Ankara’da çıkan bir öykü dergisi, belki de
büyük düşlerin başlangıcı. Bir yıl sonra Ankara Öykü Günleri’ne açılan kapı.
Sonra öykünün yollara düşüşü, başka şehirler, farklı ülkeler, meşakkatli ama
zevkli yolculuklar. Derken 2003 yılındaki 69. Uluslararası P.E.N Dünya
Kongresi’nde taçlanarak sonlanan bir hikâye; 14 Şubat Dünya Öykü Günü!
Fikir babalığını,
Çukurova’nın sıcak ve kurak topraklarında çıkarak edebiyat dünyamıza
katılan Özcan Karabulut’un yaptığı Dünya Öykü Günü, ülkemiz edebiyatının dünya
edebiyatına bir armağanı. Aynı zamanda Türkiye ve Dünya edebiyatçılarının,
özellikle öykü yazarlarının bir onuru, gurur madalyası.
Öykülerle yaşlanıyor
insan!
14 Şubat Dünya Öykü Günü. Öykünün dünü, bugünü, geleceği
için. Yaşadığımız dünyaya hak ettiği değeri vermek için. Dünyanın, geçmişten
geleceğe, topraktan yıldızlara uzanan hikâyesini yeni baştan keşfedip sıfırdan
yazmak için.
Dünyanın öyküsünü yazan dünyanın öykücülerini öğrenmek için; İtalyan Boccacio’dan başlayıp, Fransız Maupassant’a uzanan; Rusya’dan Puşkin ve Çehov’a, Kolombiyalı Gabriel Garcia Marquez’e, oradan Bitlis’te doğup Kalifornia’ya yerleşen Ermeni yazar W.Saroyan’a kadar pek çok büyük öykücüyü hayatımıza yeniden sokmak için…
Dünyanın öyküsünü yazan dünyanın öykücülerini öğrenmek için; İtalyan Boccacio’dan başlayıp, Fransız Maupassant’a uzanan; Rusya’dan Puşkin ve Çehov’a, Kolombiyalı Gabriel Garcia Marquez’e, oradan Bitlis’te doğup Kalifornia’ya yerleşen Ermeni yazar W.Saroyan’a kadar pek çok büyük öykücüyü hayatımıza yeniden sokmak için…
Yüz yılın büyük ustaları; Sait Faik, Sabahattin Ali, Tomris
Uyar, Leyla Erbil, Memduh Şevket ve Orhan Kemalleri tanımak için; Haldun Taner,
Nezihe Meriç, Onat Kutlar, Ömer Seyfettin, Aziz Nesin, Oğuz Atayları
bugüne taşımak için…
Genç kuşakları Adnan Özyalçıner, Murathan Mungan, Ayfer
Tunç, Füruzan’la tanıştırmak; Cemil Kavukçu, Ferit Edgü, Selim İleri, Adalet
Ağaoğlu, Osman Şahin, Demir Özlü ve çok sayıda yeni öykü yazarlarıyla
buluşturmak için...
Çoğu zaman hikâyelerde saklıdır geçmiş, geleceği bugünden
yazmak için. İnsanın insan tarafından ötekilenmediği, teninin rengine, yaşadığı
coğrafyanın biçimine, cinsel tercihlerine göre değerlendirilmediği; konuştuğu
dile, sahip olduğu inanca, ait olduğu etnik kökene göre muamele görmediği; akıl
ve emek kapasitesine göre sınıflandırılmadığı adil, eşit, paylaşımcı; evrensel
bir barış içinde yeni bir yeryüzü için…
Öykülerle doğuyor bu hayata insan. Ömrü, kısa ya da uzun bir
hikâye gibi geçiyor. Ve öykülerle yaşlanıyor insan. İşte bu yüzden öykü! İşte
bu yüzden Dünya Öykü Günü! İşte bu yüzden 14 Şubat!
Ha, bir de sevgililer günü var tabii. Üstelik Dünya Öykü
günü ile aynı güne denk düşen. Ne demeli, sevda güzel şey doğrusu, sevdalanmak
gibisi de yok. Keşke her insanın kendi gibi güzel gören bir sevgilisi olsa; şairin
dediği gibi “yaşamayı sevdiği kadar
insanları da sevebilen.”
14 Şubat Dünya Öykü Günü’nde hayat sevgiliniz olsun.
http://www.evrensel.net/haber/104742/hayat-sevgiliniz-olsun
Bugün Heybeli Ada'da öykü günü kutlandı. Gittim.
YanıtlaSilÇünkü öykücüyüm. Yani öykü okumayı severim. Zaten Kızak adlı kitabı öyküleri sebebiyle keşfettim. Şahaneydi. Döner döner okurum.
Ne güzel!
YanıtlaSilDünya Öykü Günü'nde Heybeliada'da olmak da varmış; bu güzel günü, böyle güzel bir adada, o güzel insanlarla kutlamak da varmış. Üstelik bir Kızak'zede olarak.
Bu sene Dünya Öykü Günü'nün İstanbul kutlamaları Heybeliada Halk Kütüphanesini Koruma Girişimi tarafından yapıldı. Heybeliada’daki öykü şenliğinin teması “Adalar ve Edebiyat” idi. Adalarda edebiyat, edebiyatta adaların konuşulduğu şenliğe katılmak, orada belgesel izlemek, öykücülerimizi bir de "Semih Poroy’un çizgileriyle tanımak bir ayrıcalık tabii..Kutlarım Hayal Kahvesini.. 14 Şubat'ta en çok olunması gereken bir yerdeymiş doğrusu...