Yusuf Nazım
T24 | 17 Ekim 2023
Adı Fadi Ebu Salah.
2018’de bir fotoğraf karesinde gördüm onu.
29 yaşında, evli, dört çocuk
babası.
2008’de Gazze’ye ölüm kusan İsrail uçakları almış
bacaklarını.
Ayakları yok ama olsun, kolları var.
Kolları olmasa da ne yazar, belli ki bedeninden büyük yüreği
var!
Avuç içi kadar kalmış toprağını kuşatan dikenli sınır
tellerinin arasında.
Elinde sapanı!
Yarım kalmış bedeni, zulmün ve nefretin çağından fırlamış
gibi.
Karanlığın, kötülüğün ve bataklığın tanrılarına meydan
okuyan bir isyan ikonunu andırırcasına dimdik.
Bir vuruşta düşürüp şarlatanlığın maskesini, paramparça
edecek gibi duruyor yalanın zırhını.
Elinde sapanı, Ebu Salah’ın görüntüsü…
Reuters Ajansı’nın muhabiri İbrahim Ebu Mustafa’nın fotoğraf
makinesinden bir çığlık olmuş düşmüş insanlığın önüne…
* * *
Fadi Ebu Salah.
Fadi Ebu Salah.
İşgal altında, yanık topraklara açmış gözlerini.
Huzur içinde ‘ülkem,
vatanım’ diyemediği topraklara…
Adı var, kendisi kurtlar sofrasında, paramparça olmuş
Filistin’e…
Hep ateş altında kavrulmuş teni, hep silah sesleriyle
uyumuş, hep barut kokmuş nefesi…
On yıl olmuş ayakları yok!
On yıldır yürümeyi unutmuş, on yıldır işgalci bir dünyaya karşı direnişte!
Karşısında en ağır silahlarıyla İsrail ordu askerleri.
Yalnızca İsrail değil, modern dünyanın bütün barbarlığı
karşısında.
O bir fotoğraf değil!
Bir çığlık!
Toprakları işgal altında, evi yurdu harap, dünyanın bütün
mazlumlarının çığlığı.
Yeryüzünün cümle lanetlilerinin, bütün yalnızlarının;
ötekileri ve itilmişlerinin çığlığı.
* * *
Ebu Salah.
Onun, tıpkı ülkesi gibi küçülmüş bedenini bir tabuta
koydular.
Olmayan ülkesinin bayrağına sardılar.
Özgürlüğe susamış toprağında, Gazze’nin ateşten koynuna
bıraktılar.
O şimdi yaşamıyor!
İkiyüzlülüğün, riyakârlığın, ihanetin; hisse senetlerinin ve
ticari sırların kirlenmiş dünyasında değil artık o.
2008'de bacaklarını alan Gazze'deki ateş, 2018'de yarım
bıraktığı işi çoktan tamamlamış!
2018’de İsrailli bir keskin nişancının namlusundan çıkan
mermiler almış onun canını.
Ebu Salah öldü.
Geride dört çocuğu kaldı.
Tanrıların yarattığı bu cehennemde nasıl yaşayacak, nasıl
nefes alıp büyüyecekler belli değil?
Daha niceleri gibi bedenleri alev alıp yanacak mı?
Yoksa, acının ve zulmün onlara miras bıraktığı bu talihsiz
topraklarda her biri ateş olup yakacak mı, belirsiz.
* * *
Tarih 16 Ekim 2023.
Aradan beş yıl daha geçmiş.
Fadi Ebu Salah…
Şaşkın gözlerle Gazze’den dünyaya bakıyor.
Ne zaman kuruldu bu düzen, bilmiyor.
Hangi tanrının eseri bu zalimlik, anlam veremiyor.
Şiddetin ve yangının kasıp kavurduğu topraklarda bir yay
gibi, öfkeyle gerilmiş bedeni.
Bir kez daha dikenli tellerin arkasında; bir kez daha
kıstırılmış, bir kez daha ateş çemberinin tam ortasında!
Yine zalim, yine riyakâr, yine ikiyüzlü bir dünyaya doğru
sallıyor sapanını.
Yeryüzüne, nefreti ve zalimliği reva görmüş ilahlar gardını
almış, teyakkuzda.
Karşısında medeniyetin cümle barbarları; silah ve sigorta
şirketleri, yapay zekâ, hendek ve fosfor bombaları, insanlı/insansız hava
araçları, uçak gemileri, tekmil füzeler…
Karşısında dünyanın en büyük haber ajansları, bankalar,
ülkeler arası gizli anlaşmalar, koalisyon kuvvetleri; modern dünyanın bütün
zalimleri…
Ebu Salah, elinde sapanıyla yalnız!
Ebu Salah’ın sapanı ama her yerde.
Her taşın altında, her ağacın gölgesinde, her duvarın
arkasında, her namlunun ucunda…
Ona doğrultulmuş her süngünün parıltısında; Asya’da, Afrika’da,
Amerika’da, Orta Doğu’da ve tüm yeryüzü parçalarında; hep yok sayılmış, hep onuru
kırılmış, hep örselenmiş her insanın elinde.
Hasmına karşı koyabilecek mi?
Zorla bastırılmış, duyguları çalınmış, hayalleri elinden
alınmış büyük insanlığa bir ses olabilecek mi?
Bu kokuşmuş dünya bataklığından kurtulmak için bir yol
bulabilecek mi?
Ebu Salah’ın sapanı...
Bu zalim, bu şeytani, bu gözü dönmüş dünyayla baş edebilecek
mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yusuf.nazim1@gmail.com