5 Kasım 2022 Cumartesi

Baraya: Bir şarkının izinde

Yusuf Nazım
T24 | 5 Kasım 2022


Bir şarkı dinliyorum.

5 bin yıllık kadim toprakların dili olan Farsça‘dan:

 

Sokaklarda dans etmek uğruna

Öpüşürken hissettiğin korku yüzünden

Kız kardeşim için - kız kardeşin - kız kardeşlerimiz için

Çürümüş zihinleri değiştirmek için.

 

Bir tek ben değil; Ortadoğu’da, Asya’dan, Avrupa’dan, Amerika’dan dinliyorlar. Milyonlar kişi dinliyor onu. İranlı Şarkıcı Şervin Hajipour’un şarkısının sözleri meydanları çalkalıyor…

 

Bir şarkının izinden gidiyorum.

Onlarca yıl öncesine götürüyor beni.

 

CIA ve Ajax Operasyonu

 

17 Haziran 1953, Washington.

Beyaz Saray’ın toplantı salonlarından biri özel misafirlerini ağırlamaktadır.

Toplantıya katılanlar arasında CIA Başkanı Allen Dulles , CIA subayı Kermit Roosevelt, bir önceki CIA Başkanı Walter Bedell Smith, Ortadoğu’dan sorumlu Bakan Yardımcısı Henry A. Byroade ve Savunma Bakanı Charles Wilson, ve Loy W. Henderson vardır. Sonuncusu ABD’nin İran büyükelçisidir ve uzun süredir ertelediği yıllık iznini kullanmak üzere geldiği ülkesinde bu toplantıda özel olarak bulunmaktadır.

 

Toplantıya katılanlar, başkan Eisenhower’a sunulmak amacıyla, uzun süredir rotasından çıkmış(!) bir rejimi değiştirmek için üzerinde çalıştıkları bir plana son şeklini vermektedirler.

 

Yönetimini değiştirmek istedikleri ülke İran, üzerinde çalıştıkları planın kod adı ise Ajax Operasyonu’dur.

 

Operasyon için ABD Başkanı ikna edilirken elbette ki neden olarak İngiliz petrollerinin İran’daki çıkarları gösterilmez. Bunun yerine İran’ın komünistlerce ele geçirilmek üzere olduğu fikri pompalanır. Bu fikrin mimari ise İngiltere başbakanı Winston Churchill’den başkası değildir.

 

Hazırlanan plan 1 Temmuz’da Winston Churchill, 11 Temmuz’da da Eisenhover tarafından onaylanır. Operasyon için Tahran’daki CIA merkezine paralar akmaya başlar. İngiliz gizli servisi ise bir süredir İran parlamento üyelerine bisküvi kutuları göndermekle meşguldür.

 

*  *  *


Bir şarkının izini sürüyorum.

Okullarda, sokaklarda, meydanlarda yankılanıyor ezgileri.

Sosyal medyada her gün en yaratıcı haliyle şekilden şekile giriyor, filmlerle, animasyolarla canlanıyor, tüm dünyaya yayılıyor…

İran’da Basiji olarak adlandırılan Ahlak Polisi’nce öldürülen Mahsa Amini’nin hikâyesidir dizelerinde anlatılan:

 


Utanç yüzünden, kırıldığım için

Normal bir yaşam özlemi nedeniyle

Çöp toplayan çocuk ve hayalleri için

Bu komuta ekonomisi nedeniyle

Bu kirli hava yüzünden

Valiasr Caddesi ve yıpranmış ağaçları için.

 

19 Ağustos 1953, Tahran

BBC İngilizce Radyosu gece anonsunu geçmektedir.

Dinleyenler her zamanki duyuruda yer alan çok küçük değişikliği fark etmezler.

Oysaki bazıları, radyoda yapılan “Şimdi gece saat 12.00’dir.” yerine; “Şimdi gece saat tam 12.00’dir.” duyurusundaki bu küçük değişikliği beklemektedirler.

CIA ve M16 ortaklığındaki Ajax Operasyonu’nun başlama işaretidir bu.

M16 gizli servisi tarafından bisküvi kutları içinde gönderilen rüşvet paraları işe yaramış, CIA’nın fonladığı Şah yanlısı darbeciler hazırlıklarını çoktan tamamlamıştır.

 

O gece yarısı Tahran’da askeri bir hareketlilik başlar.

Tanklar sokaklara iner, Musaddık’ın konutunu kuşatırlar. Çatışmalar 9 saat sürer.

 

Yeryüzü tanrıları onun, İran petrol rezervleri üzerindeki yabancı egemenliğine son verme girişimini bağışlama niyetinde değildir. Affetmedikleri şey, Muhammed Musaddık’ın Milli Cephe’nin de desteğini alarak İngilizlerin denetimindeki petrol endüstrisisini millileştirme girişimidir.

 

Darbe öncesi, CIA ve M16 tarafından aleyhinde uluslararası kara propaganda kampanyası başlatılmış olan Musaddık için kullanılan terimler ise pek tanıdıktır; diktatör, demagog, eşcinsel, uyuşturucu bağımlısı, Bahai

 

Böylece, seçildiği 1951 yılından beri başbakanlık maaşını almayan, görevi sırasındaki masraflarını bile kendi cebinden karşılayan Başbakan Musaddık darbeciler tarafından devrilmiş olur.

 

*  *  *

 

Bugünlerde bir şarkıyı dinliyorum

Sözleri buruk, tınıları kırılgan, ezgileri acı yüklü.

Hayalleri yarım kalmış bir halkın acılarına götürüyor beni:

 

Pirouz ve olası neslinin tükenmesi için

Masum, yasak köpekler için

Hiç durmayan gözyaşları yüzünden

Bu ana dönüş görüntüsü için

Bir gülen yüz uğruna

Okul çocukları için, gelecek için

Bu zorunlu cennet yüzünden

Tutuklu entelektüeller için.

Afgan çocuklar için.

 

Musaddık’ın yerine getirilen Şah Muhammed Rıza Pehlevi diktatörlüğü, Musaddık’ın petrolü millileştirme politikasına son verir.

İngiliz petrol şirketlerini yeniden ülkeye davet eder.

Rıza Pehlevi, 1961 yılında meclisi dağıtarak tek adam rejimiyle bütün yetkileri eline alır.

İran, Türkiye ile beraber İsrail’i tanıyan iki ülkeden biri olmakta gecikmez.

CIA desteğiyle kurulan SAVAK gizli servisi aracılığıyla İran halkı baskı ve işkencelerle dolu 26 yıllık bir karanlığa sürüklenir.

 

Cenneti hayal ederken cehenneme savrulan halk

Artık bir direnişin şarkısı o.

Londra’dan Washington’a protestoların marşına dönüşüyor.

Britanyalı rock grubu Coldplay, Buenos Aires'teki konserinde tekrarlıyor onu, 80 ülkede birden izleniyor.

Gremmy Ödüllerine aday olarak yükseliyor Baraya ismi.

 

Pirouz ve olası neslinin tükenmesi için

Masum, yasak köpekler için

Hiç durmayan gözyaşları yüzünden

Bu ana dönüş görüntüsü için

Bir gülen yüz uğruna

Okul çocukları için, gelecek için

Bu zorunlu cennet yüzünden

Tutuklu entelektüeller için

Afgan çocuklar için

 

*  *  *

 

1 Şubat 1979, Tahran.

ABD ve İngiltere’nin planladığı Ajax Harekatı ile iktidara gelen tek adam, 26 yıl süren bir zorbalık rejiminin enkazını ardında bırakarak ülkeyi terk etmektedir.

Batı ve desteğindeki Şah’a karşı nefret besleyen kalabalıklar sürgünde yaşayan Ayetullah Humeyni liderliğindeki siyasal İslamı sığınak olarak görür.

 

Ne Müslüman İran halkı, ne de Şah rejimine karşı siyasal İslamcılarla aynı muhalefet içinde yer alan ilerici, sol güçler ile sendikalar ülkenin bir büyük karanlıktan başka bir büyük karanlığa savrulmakta olduğunun farkında olamazlar.

 

Tudeh ve Halkın Mücahitleri gibi sol/Marksist örgütler kısa süre sonra kurulan molla rejimi tarafından kanlı bir şekilde tasfiye edilirler.

 

Geri kalan İran halkı ise, hayallerindeki cennete kavuşmayı beklerken, 43 yıl sürecek bir cehennemin içinde bulur kendisini.

 

Katı İslam kuralları uygulanmaya başlar. Kadının adı yoktur artık. Hijab denilen bir giysiyle, ancak yüzü gözükecek şekilde örtünmek zorundadır onlar. Örtünmeyenler Ahlâk Polisi tarafından dövülür, kırbaçlanır, işkenceye uğrar. İsyan eden genç kızlara, cennete gidemesinler diye şişelerle tecavüz edilir.

 

Alkolün yasak olduğu ülkede dinden dönmenin cezası idamdır. İslam Devrimi’ne karşı çıkmanın da öyle. Hiçbir muhalif sese izin verilmez. İran’ın sokakları uzun yıllar, güpegündüz yapılan idamlar sonucu tepelerinde insan cesetlerinin sallandığı vinçlerle anımsanır.

 

Erkekler dört kadını birden eş olarak alabilir, erkek istemedikçe kadın eşinden boşanamaz. Erkek ise dilediği zaman boşayabilmektedir onu. Evli erkeklere başka ayrıcalıklar da tanınır. Mollalar tarafından kıyılan muta ve siga nikâhlarıyla onların, başka kadınlarla gecelik ya da daha uzun süreli seks yapmaları meşrulaştırılır. Zengin semtlerinin gözden ırak villalarında ise her türlü yasaktan azade başka şatafatlı bir dünya hüküm sürmektedir. Mollaların ve İranlı zenginlerin çocukları, Ahlak Polisi’nin giremeyeceği bu yerlerde geceleri alkol ve kumara boğulmuş eğlenceler içinde günlerini gün etmektedirler.

 

İçine düştükleri karanlıkta çocuklar, genç kızlar, kadınlar sokaklarda diledikleri gibi şarkı söyleyemezler.

Zen, Zendegi, Azadi

2 Kasım 2022, Tahran.

Şehrin kuzeyinde bir ilkokul.

600 öğrenci okulun bahçesinde, iki gün sonraki İran Öğrenci Günü’nü kutlamak üzere toplanmışlar. O günü rejim için önemli kılan bir olay daha var. 4 Kasım 1979’da Tahran’daki ABD Büyükelçiliğinin İranlı öğrenciler tarafından basılmasını yıldönümü o gün.

Bahçede, hijab içindeki öğretmenlerin çoğu gönülsüz. Resmi törende okul yöneticilerinin ağzından isteksizce söylenen ABD ve İsrail karşıtı sloganlar, cılız seslerle tekrarlanıyor kalabalık tarafından. Küçük yaştaki öğrencilerin dudaklarında zen, zendegi, azadi fısıltıları, mollalara karşı nefret duygularına karışmakta.

 

Bense bir şarkıyı dinliyorum bu yazıyı yazarken.

İran’ın sokaklarında dalga dalga yayılan bir şarkıyı.

İranlı kadınlar sokakta hijap, evlerinde ise korku içindeler. Çok büyük kısmı molla rejiminden nefret ediyorlar.

Çocuklar ve genç kızlar başta olmak üzere gençlik ise korku duvarının sınırındalar.

Mahsa Amini’nin yası için direniyor, hep bir ağızdan Şervin Hajipour’un şarkısını söylüyorlar. Farsça dilinde zen, zendegi, azadi diye bitiyor şarkıları:

 

Bütün bu sebeplerden dolayı, ikisi aynı değil

Bütün bu boş sloganlar yüzünden

Ucuza inşa edilen çöken evler yüzünden

Huzur hissi için

Uzun gecelerden sonra güneş için

Depresyon ve uykusuzluk ilaçları yüzünden

Erkekler, vatan, refah için

Erkek olmasını dileyen kız için

Kadın, yaşam, özgürlük için

 

*  *  *

Bir şarkı.

Bir şarkı kime ne anlatır ki?

Bir şarkı kendini söyler mi durmadan?

Sessizce mırıldanırsa ezgileri, kimseler duyar mı?

Kimseler duyarsa eğer yürekten yüreğe çoğalır mı?

Sokakta bir rüzgâr eser, belki bir fırtına patlar, meydanlar umut olup taşar mı?

Bir şarkı bir devrime yol açar mı sahi?

Tuz çürürse eğer bir gün, gülmeyi unutursa kadınlar ve güneşi özlerse çocuklar…

Neden olmasın?

https://t24.com.tr/yazarlar/yusuf-nazim/baraya-bir-sarkinin-izinde,37344

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yusuf.nazim1@gmail.com