Rosa Parks (1913-2005) |
Birgün/16 Mayıs 2012
Aşağılanmaya
karşı usta bir yürek
Tarih 1 Aralık
1955 Cuma. Gövdesini, kuru bir sonbahar akşamın serinliğine bırakan kadın derin
bir iç çekti. Şehir fuarındaki işyerinden yeni çıkmıştı. Alabama Eyaleti'nin Montgomery şehrinin
siyah kökenli sakinlerinden biriydi. Yorgundu ve her zamanki gibi bir an önce
evine ulaşmak istiyordu.
İnsanların
derisinin rengine göre koltuklarının ayrıldığı otobüs durağa yanaştığında,
yorgun bakışlarıyla otobüsün içine süzüldü. Üzerinde taşıdığı günün bütün
yorgunluğuyla kendini orta sıradaki koltukların birine bırakıverdi. Mevcut
yasalara göre ilk on sıra, derilerinin rengi beyaz olan insanlara aitti. Bir
zamanlar bu kıtanın gerçek sahipleri, derisinin rengi kırmızı ve siyah olanlar
ise en arka sıralara oturmak zorundaydılar. Orta sıradaki koltukların statüsü
ise değişkendi. Buradakiler, ön sıralardaki beyazların koltukları doluncaya
kadar siyahların da oturabileceği yerlerdi. Ön sıralarda beyazlara tahsis
edilen koltuklar dolduğunda, ya da herhangi bir nedenler şoför uyardığında,
buradaki siyahlar koltukları boşaltmak ve beyazlara yer vermek zorundaydılar.
Eğer arka sırada yer kalmamışsa da, otobüsten inmeleri gerekiyordu.
Otobüs hareket
ettiğinde ön sıralarda bazı koltuklar boştu. Birkaç durak sonra beyazlara
ayrılan koltuklar tamamen doldu. 4 beyaz yolcunun ayakta kaldığını gören şoför
yerinden kalktı ve orta sıralardaki değişken koltuklarda oturan 4 siyah
yolcudan yerlerini boşaltmalarını istedi. Bu uyarıya itaat eden 3 siyahi yolcu
ayağa kalkarak arka tarafa geçti. Biraz önce günün bütün yorgunluğuyla kendini
koltuğa bırakmış olan Rosa Parks adlı kadın, hemen her gün
karşılaştıkları bu aşağılayıcı tutuma karşı gelerek yerinden kalkmayı reddetti.
Önce, şoförle aralarında küçük bir tartışma yaşandı. Ancak, mevcut yasalar
beyaz ırktan yanaydı ve egemen olan onlardı. Hemen egemen olan gücün kolluk
kuvvetlerine haber verildi. Rosa Parks oradayken tutuklandı.
O gece haber, Montgomery şehrinin derileri kızıl ve siyah sakinleri arasında tez yayıldı. Öfke sesleri kulaktan kulağa büyüdü. Sokaklarda, barlarda, kiliselerde otobüsleri boykot fikri yayıldı. Rosa Parks’ın tutuklanmasından üç gün sonra dünya insan hakları hareketleri tarihine geçecek “Montgomery Otobüs Boykotu” (Montgomery Bus Boycott) eylemi başladı. Siyahlar tam 382 gün otobüslere binmediler. İşlerine, okullarına yürüyerek gidip geldiler.
Rosa Parks bir terziydi. Türlü kıyafetler dikerdi insanlara. Elleri farklı bedenlere en güzel giysileri giydirmenin ustasıydı. O eller ki, en güzel kumaşları biçmenin ve dikmenin ustasıydılar. Terzi Rosa’nın elleri kadar yüreği de ustaydı. Onun aşağılanmayı ve hor görülmeyi kabul etmeyen yüreği, Amerikan tarihinin en uzun süreli otobüse binmeme eyleminin fitilini ateşledi…
Terzi Fikri (1938-1985) |
Ne
yaptıysa, halkı için, halkıyla birlikte yapan eller
“Ben
ne yaptımsa halkım için halkımla birlikte yaptım”
Fatsa’nın
kötü ceza evi koşullarında 4 mayıs 1985’te hayatını yitiren devrimci belediye
başkanı Fikri Sönmez’in sözleridir bu.
Gerçek
adı Fikri Sönmez olmakla birlikte hayatının büyük bölümünü terzilikle geçirdiği
için halk arasında Terzi Fikri diye anılır.
Terzi
Fikri 1979 yılında yapılan belediye seçimlerine Fatsa’dan bağımsız aday olarak
katılır. Daha önce o dönemin partileri olan CHP, AP ve MSP ‘ye oy verenlerin de
büyük bir bölümünün oyunu alarak belediye başkanlığı seçimini kazanır. Üstelik,
diğer tüm partilerin aldığı oyların toplamından daha fazla oy almıştır.
Belediye
başkanlığı döneminde Fatsa’da ilk defa olarak doğrudan demokrasi uygulamasına
girişir. Bunun için göreve gelir gelmez mahallerde halk komitelerinin
kurulmasını sağlar. Köylüsü, işçisi, ırgatı, öğrencisi, öğretmeni, imamı her
partiden insanlar bu komitelere üye olurlar. Bu komiteler aracılığıyla halkın
istekleri dinlenir, sorunlarına çözümler üretilir. Belediye çalışmaları
denetlenir, yansıra içki ve kumar sorunları, kadının evde gördüğü şiddet gibi
konular ele alınır. Terzi Fikri, karaborsayı önlemek için halkı stok
depolarının önüne toplayarak stok mallarının gerçek değeri ile satılmasını
sağlar. Stok edene de malının gerçek değeri ile karşılığı verilirdi. Belediye
başkanı olduğu dönemde Fatsa’da kitaplığı olmayan kahvehane bırakmaz.
Halkın
doğrudan demokrasi ile kendi kendini yönetmesinin bu güzide örneği şimşekleri
üzerine çekmekte gecikmez. Süleyman Demirel’in başbakanlığındaki dönemin egemen
güçleri “Komünist Fatsa” yı hedef gösterirler. İlçede suç işlenme oranının
iyice azalması, yaratılan huzurlu ortam ile AP, CHP ve MSP ilçe
başkanlarının yaptıkları açıklamalar kar etmez. 11 Temmuz 1980'de ilçeye "nokta
operasyonu" adı verilen bir askeri operasyon düzenlenir. Maskeli
MHP’liler askere yol gösterir, tek tek evleri ve insanları işaret ederler. Halk
komitelerinin bilinen unsurları tek tek toplanır. Asker Fatsa’ya girmeden önce
ilçede 2 ay içerisinde sadece 3 kişi ölmüşken, asker girdikten sonra 2 ayda tam
91 kişi ölür, 5.000 kişi gözaltına alınır. Tam bir terör havası estirilir.
Ülkenin ücra bir köşesindeki halkın doğrudan doğruya kendi kendini yönetme
girişimi kanla bastırılır.
Terziler
tuhaf insanlar doğrusu. Basmakalıp dünyaların insanları değil onlar. Her bedene
uygun elbise giydirmektir en büyük marifetleri. Terzi Fikri, içinde yaşadığı
dünyanın bozukluklarına çare olarak dünyaya yeni bir elbise giydirmek hayaliyle
Fatsa'dan işe koyuldu. Marifetliydi. Bedenler üzerine en güzel elbiseyi
giydirmek konusundaki becerisini Fatsa'ya uygulamaya çalıştı. Yaşasaydı, eminim
yapacaktı. Ama olmadı... İzin vermediler. Terzi Fikri'nin Fatsa'da yaktığı
ateşi söndürdüler. Söndürdüler ki, o ateş tüm ülkeyi sarmasın diye. O ateş şimdi
kalbimizde...
Terzi Nuri (1934-1970)/* |
/*
Bu
arada, benim de babam terziydi. Köy enstitüsünden bozulma Düziçi İlk öğretmen
Okulu'nun terzisi. Terzi Nuri derlerdi adına. Okulun tüm
öğretmenleriyle dosttu. Yazar, edebiyatçı, şair arkadaşları vardı. Sevenleri
çoktu... 35 yaşında erken ayrıldı aramızdan. Büyüdüğümde öğrendim; meğersem TÖS
(Türkiye Öğretmenler Sendikası) üyesiymiş babam. Bize miras kalan o küçük not
defterindeki harcamalar listesine baktığımda, hiç şaşmayan bir ödemesi dikkat
çekiciydi;
TÖS
aidatı : 30 TL
Aynı
defterde, zaman zaman ertelenen ödemeler mevcuttu. Aksamayan tek kalem ise TÖS
aidatıydı...
Dedim
ya terziler tuhaf insanlar doğrusu. En olmadık bedenlere en güzel giysileri
giydirmenin ustaları onlar.
Dünyamız...
Bu kadar eğreti, bu kadar kirli, bu kadar çirkin ve bozulmuş... Ona güzel bir
elbise giydirmek, belki de bir terzinin usta ellerinin marifeti olacaktır. Kim
bilir...
Yüreğimizde
sönmeyecek bir ateşin tutuşturucusu o güzel insanı; Terzi Fikri’yi ölüm
yıldönümünde sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Yusuf
Nazım