T24 | 6 Mayıs 2016
Yıl 1968.
Mexico City Olimpiyatları, 200 metre ödül töreni.
İki siyah atlet, Tommie Smith ve John Carlos, arkalarında tuttukları ellerinde birer ayakkabı taşıyarak kürsüye doğru ilerlerler.
Biraz sonra onların, adlarının, alacakları olimpiyat
madalyalarından daha çok tarihe yazılmasına sebep olacak bir eylemi yapmak
üzere olduklarını hiç kimse tahmin edemeyecektir.
Kürsüye çıktıklarında, birinin sağ, diğerinin sol yumruğu
havadadır. Sıkılmış yumruklarında siyah meşin eldivenler göze çarpmaktadır.
Çıplak ayaklarıyla çıktıkları kürsüde Amerika Milli Marşı
okunurken yaptıkları bu eylemle amaçları, Amerika’daki ırkçılığı ve zenciler
üzerindeki eşitsizliği protesto etmektir.
Peter, Tommie ve Carlos Olimpiyat madalya töreninde, 1968 |
İki numaralı kürsüde ise Avustralyalı beyaz atlet Peter
Norman vardır. Norman bu eyleme, kalbinin üzerine iliştirdiği ‘İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi’
hareketinin kokartıyla destek olur.
Dünya insan hakları mücadelesi tarihine geçecek; ırkçılığa,
güce ve otoriteye karşı eşine az rastlanır bir meydan okumadır bu. Olimpiyat
stadı adeta buz keser…
Beyaz ırkın sokaklarında linçe
dönüşen nefret
Eylem, Smith ve Carlos tarafından düşünülmüş, Peter
Norman’da onlara destek olmuştur. Hâlbuki Peter bir beyazdır ve o günlerde,
ayrımcılığa karşı çıkarak siyahların haklarını savunma cesareti gösterecek beyaz
insanların sayısı çok azdır.
Buna karşılık Norman, protesto eylemine katılmayı tereddütsüz
kabul eder. Eldiven takma önerisi de zaten ona aittir. Tek eldiven giymeleri, sadece
bir çift eldivenlerinin olmasındandır.
Bu üç adamın kürsüdeki protest resmi 20. Yüzyıl’ın en
etkileyici 20 fotoğrafı arasında yer alacak ve olay tüm dünyada büyük yankı
uyandıracaktır. Bu olayla birlikte dünyanın dikkati ırk ayrımına ve siyahların
haklarının tartışılmasına çevrilir. Beyaz ırkın sokaklarında tarihsel olarak, siyahlara
karşı linçe dönüşen nefretin tartışılmasına sebep olur.
Olimpiyat Komitesi ise adeta çıldırır. Tepkisi çok büyük olacaktır.
Aldığı kararlarla her üçünün de spor yaşamlarını anında sona erdirir…
Avustralya’ya dönen Peter Norman, devlet ve kamuoyu
tarafından yargılanır, tüm spor çevrelerinden dışlanır. Suçlamalar, tehditler
yakasını bırakmaz. Bütün kapılar yüzüne kapanır; işsiz kalır, sıkıntılı günler
yaşar. Smith ve Carlos gibi onun da ilk evliliği sona erer.
Buna karşılık üç atletin, tarihe geçen bu eylemle birlikte başlayan
spor kardeşliği ömür boyu devam eder.
Sosyal adalet için cesur bir tavır
Irkçılık kaynağını, ister insanın derisinin renginden, ister
genlerindeki arilikten, isterse de damarlarındaki kandan almış olsun,
toplumların tarihinde daima, insanlığın utanç duymaktan kaçınamadığı yüz
kızartıcı bir leke olmuştur.
Irkçılık, ABD’de 1562 yılında ilk köle gemisinin kıta
karasularına girmesiyle boy gösterir. Kendine yeni sömürgeler arayan "ortaçağ uygarlarının" uzak
kara parçalarına yaptığı seferlerinde "uygar
olmayan yerliler" üzerinden daha çok altına, köleye ve zenginliğe
sahip olma hırsıdır bu. Geride büyük zulüm hikâyeleriyle birlikte muhteşem direnişler,
onurlu başkaldırı örnekleri bırakır…
Amerika’nın 20.yüzyıldaki modern tarihinde bile süren
ırkçılık ötekilerin, en alttakilerin, “lanetlenmiş
ırktan” olanın vermiş olduğu özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesi
sayesinde yenilmiştir. İnsanoğlunun geçmişine baktığımızda ırkçılık ve
ırkçılıkla mücadele, beyaz adamın tarihteki sayfalarına utanç, siyah ve öteki
olanınkine ise onur ve kahramanlık olarak yazılmıştır.
Tommie Smith ve John Carlos’a gelince. Onlar, 2005 yılındaki ABD Kongre Kayıtlarına, “Olimpiyat tarihinin en güçlü anlarından birinde sosyal adalet için cesur bir tavır alan sporcular” olarak geçerler.
Tommie ve Carlos, Peter Norman'ın tabutunu taşırken, 3 Ekim 2006, Merlbourne |
Bu üç cesur insan; Tommie, Smith ve Peter… Kaderleri, onları
ölene kadar spor kardeşi olarak kalmaya götürür. 2006 yılında Norman 64 yaşında
öldüğünde, Melbourne’deki tabutunun altında, beyaz olan insanların yanı sıra, tabutu
en önde omuzlayan iki siyah derili adam da vardır; Tommie Smith ve John Carlos…
Avustralya devleti Peter Norman’ı asla affetmez. Buna karşılık onun, günümüzde bile kırılamayan Avustralya rekoruyla, kıta tarihinin unutulmayanları arasındaki yerini almasına da engel olamaz.
Ellerinde, sporda mükemmellik ödülü
taşıyan iki siyah derili
Tommie ve Simith ESPY-sporda mükemmellik ödülünü alırken 16 Temmuz 2008 |
16 Temmuz 2008, Los Angeles, California.
Tommie Smith and John Carlos bir kez daha kürsüdedirler. Sağ
eli yine havadadır Tommie’nin. Bu sefer siyah bir eldiven yerine göz
kamaştırıcı bir kupa taşımaktadır. Los Angales Nokia Tiyatrosu’nun gösterişli
salonunda bir alkış tufanı kopar. Yetmişine merdiven dayamış bu iki cesur siyah
derilinin ellerinde yükselen “ESPY-sporda
mükemmellik ödülü”dür. Salon, bu iki mükemmel insanı ayakta
alkışlamaktadır.
Zamanın durdurulmaz akışı, ırkçılığı çoktan yargılamış,
tarihin utanç dolu sayfalarına gömmüştür bile. İnsanoğlu, tarihini doğru
okumayı başarabilmiş, mazlum ve onurlu olandan bir kez daha özür dilemektedir.
Irkçılık kaybetmiş, onur ve cesaret kazanmıştır.
Geç ve ayakta dur!
Geç ve ayakta dur! Tommie Smith ve John Carlos Anıtı, San Jose Eyalet Üniversitesi, Kalifornia |
Bugün, Amerika’da, San Jose Eyalet Üniversitesi’nin Robert
D. Clark Hall binasına bitişik olan kampüs merkezinde bronz bir heykele rastlanır.
Üç basamaklı bir kürsünün 1 ve 3 numaralı basamakları üzerinde, yüzeyi karanlık
mavisi seramikle işlenmiş çıplak ayaklı iki insan durmaktadır. Bunlar, sıkılmış
yumruklarında birer siyah eldiven taşıyan Tommie ve Smith'ten başkası değildir.
Yaptıkları ırkçılık karşıtı eylemden dolayı, 1968 yılında olimpiyat komitesi
tarafından linç edilen bu insanların madalya töreni sırasındaki onurlu ve cesur
davranışları, bu anıtla birlikte bir kez daha ölümsüzleşmiştir.
Geç ve ayakta dur! |
2 numaradaki Peter Norman’ın yeri ise boştur. Ziyaretçiler
ilk bakışta bu eksikliğe bir anlam veremezler. Halbuki boş olan kürsüde anıtı
gezenlerin okuması için bir plaket yer almaktadır. Üzerinde, “Geç ve ayakta dur!” yazar. Sessiz, derinden,
anlamlı bir çağrıdır bu. İzleyenleri, Peter’in yaklaşık yarım asır önce yapığı
gibi kürsüye çıkmaya, onun hislerine ortak olmaya çağırmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yusuf.nazim1@gmail.com