Yusuf Nazım
T24-28 Aralık 2015
İşte!
T24-28 Aralık 2015
İşte!
Miray İnce’yi de öldürdünüz!
Üç aylık emzikli bir bebeği, Cizre’de, halasının kucağında öldürdünüz!
Üç aylık emzikli bir bebeği, Cizre’de, halasının kucağında öldürdünüz!
Ateş püsküren sözlerinizle, nemruttan beter kininizle, barut
kokan nefesinizle onu öldürdünüz! Miray İnce’yi beyaz bayraklarla hastaneye
yetiştirmeye çalışan dedesiyle birlikte bir kez daha öldürdünüz.
Çünkü “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz”
Çünkü biliriz muktedirsiniz, hep masuma çıkar adınız, hep
beraat eder silahlarınız.
Hep iyi hallisinizdir duruşmalarda, tutuklanmaz, ceza
almazsınız.
Çünkü mahkemeleriniz çeşit çeşittir sizin, paralelden düze değişir, yargılı ve yargısızdır.
Çünkü mahkemeleriniz çeşit çeşittir sizin, paralelden düze değişir, yargılı ve yargısızdır.
Çoğu kez hep meçhule kalır failleriniz.
Biliriz, “öldürmeyi iyi bilirsiniz!”
Kimi bir fırında işçidir, kimisi dağ
başında terörist çoban
Yalnızca öyle büyük büyük adamları, kadınları değil mesela.
“Çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz” siz.
Mardin’de, Kızıltepe’de Uğur Kaymaz’ı 13 kurşunla mesela;
üstelik 9 tanesi yakın mesafeden… Üstelik sırtından… Yanında babasını ise 8
kurşunla yere serersiniz.
Diyarbakır’da, Lice’de, Şenlik Köyü’nde koyun otlatırken 14
yaşında Ceylan Önkol’u havan mermisiyle mesela…
Mesela 2015 yılı, Ocak’ında
Cizre’de 12 yaşında Nihat Kazanhan’ı; oyun oynarken, pompalı tüfekle;
büyük bir ustalıkla, üstelik kuş avlar gibi...
Mesela Bismil’de 8 yaşında Elif Şafak’ı evinde, 12 yaşında
Berat Güzel’i parkta otururken, fırında Emrah Aydemir’i mesela...
Biliriz, çoğunu ölü ele geçirirsiniz çocukların; kimi bir
fırında işçidir, kimisi dağ başında terörist çoban. Olmazsa olmazıdır,
yanlarında uzun namlulu bir silah...
“Plajlarda” değil
ama evlerde, sokaklarda, “çocukları nasıl
öldürdüğünüz, nasıl vurduğunuz” malum.
Siz öldürünce, ansızın şaşırır kameralar, başka yöne döner;
nedense kaybolur ipuçları cinayetlerin. Kayıtları silinir bir gecede bilgisayar
disklerinin; saniyeler kaybolur, dakikalar susar...
Seri numarası yoktur, belki de silinmiştir silahların. Ya
envanter dışıdır, ya da iz bırakmaz mermileriniz.
Siz öldürdüğünüzde çünkü en önce gerçekler ölür ve ölenin
teröriste çıkar adı manşetlerinizde.
Çünkü sayısı çoktur gazetelerinizin, yalan haberleri kusar
ajanslarınız, sesi gür çıkar televizyon kanallarınızın.
Çünkü siz öldürünce şanslıdır şüpheliler, uzak kentlere
sürülür mahkemeler, uzadıkça uzak davalar. Sonunda ya iyi halden indirime, ya
da beraata çıkar yolunuz.
İstanbul’da, Gezi’de, Armutlu’da!
Evet evet, “siz
çocukları öldürmeyi gayet iyi bilirsiniz”
Üstelik tek bir yerde değil, hemen her yerde!
İstanbul’da, Gezi’de, Armutlu’da!
Çünkü siz olunca, ölüm her yerde, her an; Roboski’de, Cizre’de, Silopi’de ve Lice’de; siz olunca ölüm Nusaybin’de, Dargeçit’te… Daha nice yerde…
İstanbul’da, Gezi’de, Armutlu’da!
Çünkü siz olunca, ölüm her yerde, her an; Roboski’de, Cizre’de, Silopi’de ve Lice’de; siz olunca ölüm Nusaybin’de, Dargeçit’te… Daha nice yerde…
Çünkü “siz öldürmeyi
iyi bilirsiniz!”
Örneğin Şırnak’ta 35 günlük bir bebeği; Muhammed Tahir Yaramış’ı,
Cizre’de, Cudi Mahallesi’nde cenazesi günlerce dondurucuda
bekletilen 10 yaşındaki Cemile Çağırga’yı; yine 10 yaşındaki Selam Ağar’ı, 16
yaşındaki Sait Naycı’yı, 15 yaşındaki Bünyamin İnci’yi...
Nedense tanrınız hep cömerttir size, alnınızın teridir
döktüğünüz, birkaç yılda katlanarak büyür servetiniz.
Konaklarınız olur sizin, kupon arsalarınız, yatlarınız, adlarınıza
özel üniversiteler kurulur, okullarınız olur, vakıflarınız.
Ayakkabı kutuları yetmez almaya bağışlarınızı, balyalarla
taşınır dolarlarınız.
Ancak, “Öldürmeye
gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.”
Üstelik siz, sadece parkta otururken değil; sokakta oyun
oynayan, ekmek almaya giden çocukları değil, henüz doğmamış bebekleri bile
öldürmeyi iyi bilirsiniz.
Örneğin, Aralık
2015’de Cizre’de, Nur’da, 7 aylık hamile Güler Yanalak’ın doğmamış bebesini…
Siz ki öldürürsünüz anne karnında bebeleri, 35 günlük
çocukları, 6 aylık emzikli bebekleri; 14 yaşında, 15 yaşında, 16 ve 17 çocukları,
“kaçakçıya, vurguncuya”, teröriste
çıkar adları ölü çocukların.
Biliriz, bazen yanlışlıkla dokunur tetiğe parmaklarınız,
bazense meşru müdafaaya çıkar adı ölümlerin.
Sanki düşman şehirleri bunlar
Çünkü “siz öldürmeyi
iyi bilirsiniz”
Hani öyle, ambargodan falan değil; açlıktan, kıtlıktan,
mamasızlıktan da değil.
Gaz bombalarıyla, şarapnel parçalarıyla, mermilerle.
Gözümüzün içine baka baka, üstelik uluorta.
Bilmez miyiz hiç; öyle kudretlisiniz ki, çepeçevre
kuşatırsınız kentleri siz, yerle yeksan edersiniz evleri, semtleri,
mahalleleri; ateşe ve baruta mahkûm edersiniz şehirleri…
Tanklarınız gürler surlarında tarihi semtlerin, toplarınız
döver avluları; apartmanların çatılarını, camilerin kubbelerini. Sanki düşman
şehirleri bunlar, Mehter Marşı’yla yürürsünüz üzerine, demire ve çeliğe
gömülmüştür yüzü cümlenizin…
“Siz çocukları
öldürmesini iyi bilirsiniz!”
Hani, öyle bir plajda falan değil!
Bir tesadüf eseri de değil; emir komuta zinciriyle, planlayarak, üstelik bile bile.
Mesela buz tutmuş bir dağın tepesinde, gece yarısı, ayazda.
Üstelik uçaklarla, bombalarla cayır cayır yakaraktan;
üstelik üçer üçer, beşer beşer, onar onar; üstelik parça parça, lime lime
ederekten…
Mesela bir sokağın ortasında.
Üstelik ekmek almaya giderken bir çocuğu, bir şehrin orta yerinde, güpegündüz.
Mesela üç aylık bir bebeği, Cizre’de, evinde, üstelik halasının kucağında…
Üstelik ekmek almaya giderken bir çocuğu, bir şehrin orta yerinde, güpegündüz.
Mesela üç aylık bir bebeği, Cizre’de, evinde, üstelik halasının kucağında…
“Siz” ki “çocukları öldürmesini iyi bilirsiniz!”
Üstelik, üç yılda bir, beş yılda bir de değil, hemen her gün,
her an, biteviye…
Son dört ayda 44 çocuk, son bir ayda onlarcası daha.
Son dört ayda 44 çocuk, son bir ayda onlarcası daha.
Çünkü “Siz çocukları öldürmesini iyi bilirsiniz!”
@yusufnazim