T24/11 Eylül 2015
Şimdi mutlu
musun?
Dersini verdin, boyun eğdirdin mi Kürt’e?
Teni esmer, dili kırık diye bir köşede kıstırdın mı?
Türk’ün gücünü göstermiş olmaktan memnun musun?
Dersini verdin, boyun eğdirdin mi Kürt’e?
Teni esmer, dili kırık diye bir köşede kıstırdın mı?
Türk’ün gücünü göstermiş olmaktan memnun musun?
Çırılçıplak
soyup, tekmelerle, sopalarla linç ederek yüzüne tükürdün mü?
Diz çöktürüp
yola getirerek kutsalını öptürdün mü?
/*
Öfkeni
dindirmiş, rahatlamış olmalısın şimdi.
Milli
duygularının eşliğinde bir güzel okşanmış olmalı gururun.
Ülkeyi bölünmekten kıl payı kurtarmış olmalısın.
Ataların gibi güçlü, büyük, haşmetli hissediyor musun kendini?
Ülkeyi bölünmekten kıl payı kurtarmış olmalısın.
Ataların gibi güçlü, büyük, haşmetli hissediyor musun kendini?
Belki,
damarlarında akan kanın bile, kudretinin şimdi daha da farkındasın.
Hâlbuki daha
önce defalarca haddini bildirmiştin ona sen.
1915’lerde başlamıştın
işe. Eşit olmamayı makul, çokluğu değersiz, tek olmayı büyüklük olarak
görmüştün.
Ya ölüm
düşmüştü Ermeni’nin payına, ya göçertme, ya sürgün. Tarihin utanç dolu belleğinden izlerini bile özenle
silmeye çalışmıştın.
Adlarıysa hep
küfürle eşdeğerdi artık senin için.
Ya
ecnebiydi adı, ya da karaborsacı Yahudi
1925’de ilkel
bir vahşiydi o. Medenileştirip ıslah etmeye kalkışmıştın.
1938’lerdeyse
dağlıya, çapulcuya, eşkıyaya çıkartmıştın adını. Köylerini basıp dağlara,
ormanlara, derin vadilere püskürtmüştün onu.
Eline
geçtiğinde ya kurşuna dizmiş, ya da masraf olmasın diye odunlarla, dipçiklerle
kafasını ezerek öldürmüştün.
Kaya
kovuklarında kıstırmak, mağaralarda fareler gibi zehirlemek yine senin eserindi.
Kaçtığında
belki kurtulmuştu, yakaladığında zincire, prangaya vurmuştun onu.
1956, 6/7
Eylül’ünde nüfus kütüğünde gayrimüslim ya da dönme diye geçiyordu. Gazetelerde ya
ecnebiydi adı, ya da karaborsacı Yahudi. Ya toplama kamplarına mahkûm ettin
onu, ya da kendi yurdundan sürgün.
1990’larda kendi
ülkesinde, hala bir yabancıydı o. Binlerce köyünü yakmış, ocağını, yurdunu
söndürmüştün.
2007
Ocak’ında hala fazlalıktı. Bir güvercin ürkekliğindeydi tıpkı. Sokak ortasında
ensesinden vurmuş, biraz daha azaltmıştın sayısını.
* * *
Şimdi ben.
Sade bir
yurttaşken...
Bütün bunları
düşünüyorken;
Peki ya sen!
Evet, ya sen!
Eğer devletsen...
Eğer devletsen...
Bu
topraklardaki bütün insanların devletiysen...
Gerçekten samimiysen…
Tenine, rengine, diline, kimliğine bakmadan insanlara eşit uzaklıkta olduğunu iddia ediyorsan…
Tenine, rengine, diline, kimliğine bakmadan insanlara eşit uzaklıkta olduğunu iddia ediyorsan…
32 Kürt
yurttaşı, 1943 Temmuz’unda bir general komutasında kurşuna diziyor, katilin
adını hanlara, kışlalara verip ödüllendiriyorsan...
Sivas’ta 33
aydın güpegündüz yakılıyor, faillerini saklıyorsan…
34 Kürt
çocuğunu Roboski’de bombalarla parçalara ayırıyor, tek bir sorumluyu dahi
yargıya teslim etmiyorsan...
Suruç’ta 34
gencin, Kobanili çocuklara öyuncak
götürürken katledilmesine göz yumuyorsan…
Ve hala
yazmıyorsa tarih kitapları bunca suçun adı…
Aydını,
yazarı, gazetecisi, bilim insanı; yüzlerce faili meçhul cinayeti on yıllardır
aydınlatmıyorsan…
Ortaya
çıkarmıyorsan Madımak’ın faillerini...
Amiri,
memuru, suç ortağı, yardakçısı belliyken; ihbarcısı, muhbiri, emir vereni, alanı
ortadayken Hrant’ın katillerini yakalamıyorsan...
Gezi’de
insanların gözlerini oyup, canlarını alan katillerin peşine düşmüyorsan…
Ali İsmail
Korkmaz’ı, Ethem Sarısülük’ü pervasızca öldürtüyor, katilini serbest
bırakıyorsan…
1 Mayıs
77’nin, Çorum’un, Sivas’ın, Maraş’ın faillerini bulmuyorsan; 1991’de Diyarbakır’ın,
1992 Cizre’nin, 1993’de Digor’un, Lice’nin katliamlarını aydınlatmıyorsan…
2015’in
Eylül’ünde Cizre’yi ağır silahlarla kuşatıyor, günlerce ateşe, baruta boğuyor, bir
türlü kana doymuyorsan…
Senin
hilelerinle çoğalıyor bu karanlık
Her gün dağlarda
veya şehirlerde onlarca yurttaşın ölmesine aldırmıyorsan…
Eli palalı,
ağzı salyalı güruhlar sokaklarda Kürt avına çıkıyor, evleri yakıyor, binaları
yağmalıyor ve sen suçüstü yapmıyorsan…
Yıllardır
beslenerek büyütülmüş nefret ölüme ve yıkıma neden oluyor, faillere en ağır
cezayı vermiyorsan…
Senin zulmünle,
şiddetinle sokaklarda her yaştan çocuklar ölüyor, hiç birinin failini
bulmuyorsan…
Ve hala bir
türlü vicdana gelip geçmişinle yüzleşmiyor, yanlışlarından dersler
çıkarmıyorsan…
En muktedir
olanınız “affedersiniz” diye ötekine hakaretler ediyorsa...
Anayasa profesörünüz, “öldüklerinde açıp bakın, hepsi Ermeni’dir” diye kendi gibi olmayanı hor görüyorsa...
Anayasa profesörünüz, “öldüklerinde açıp bakın, hepsi Ermeni’dir” diye kendi gibi olmayanı hor görüyorsa...
Cizre’deki
kolluk kuvvetleriniz “Ermeni piçleri”
diye anonslar yapıyorsa…
Türk’ün
dilinde büyüyen nefret, zehir olup Kürt’ün yüreğini yakıyorsa...
İşte o zaman
durup düşünmek gerekir.
Üstelik bir
değil, bin defa düşünmek gerekir:
Gücün,
iktidarın, yasaların mutlak hâkimi devlet!
O zaman, kusura
bakma, suçlu sensin demektir!
Senin hilelerinle çoğalıyor bu karanlık, senin elinle büyüyor demektir bu bozuk düzen.
Senin hilelerinle çoğalıyor bu karanlık, senin elinle büyüyor demektir bu bozuk düzen.
Başka bir şey
anlamam.
Katilleri
koruyan, kollayan, aklayan sensin!
Senden
olmayana, ötekine beslenen bu linç kültürü senin eserin demektir.
Bu yüzden ne
kadar cebberrutsan, o kadar suçlusun!
İşte bu
yüzden, Muğla’nın Seydikimer beldesindeki o resimden, Kürt’ün yüreğine zerk edilen
acı, benim de yüreğime zerk edilmiş demektir.
Yalnızca
benim değil, o resme bakan her insanın vicdanına zerk edilmiş demektir.
Bir Barış
Annesi diyor ki:
“bıktım artık barış demekten, ya bu
ülkeye barış gelsin, ya da sonuna kadar savaşalım!”
İşte, yazık
ki gelinen nokta bu!
* * *
Barış!
Halkın sahip
olduğu o büyük silah.
O bile
insanların ellerinden, böylece koparılıp alınıyorsa…
Dillerde en
çok tekrarlanan bu ince, bu naif, bu kutsal sözcüğün karşılığı, sokaklarda hala
aşağılanmaya, küfüre, linçe dönüşüyorsa, belki de, iş işten geçmiş demektir.
O halde yok yere kendimizi kandırmayalım.
O halde yok yere kendimizi kandırmayalım.
Bırakalım
barışı, kardeşliği bir yana.
Bu ülke çoktan bölünmüş demektir!
Bu ülke çoktan bölünmüş demektir!
@yusufnazim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yusuf.nazim1@gmail.com