T24 | 13 Ekim 2025
Aklın
Ayak İzleri’nde yolculuklar devam ediyor.
Üç ciltlik romanımız Aklın Ayak İzleri için geçen yıl çıktığımız turnede, bir çok ile ve kasabaya uğramış; Ovacık, Dersim, Ardahan, Şavşat, Hopa ve Karadeniz Ereğli’sinde konaklamış, söyleşi ve imza etkinlikleri gerçekleştirmiştik. Geçtiğimiz kentlerin toprağına el sürmüş, ruhuna dokunmuş, güzel insanlarıyla hemhal olmuştuk.
Bu sefer, yolculuğumuzun yeni durağı Didim olacak.
Akbük’te dostumuz Serhat’a konuk oluyoruz.
Aydın’ın toprağına basıyor ayağımız. Komşu kent Muğla’dan Karacahisar, İkizköy ve Çamköy’ün çığlıkları işitiliyor buradan.
Dur durak bilmiyor kötülük, vahşice saplamış dişlerini Akbelen ormanlarına, kanırttıkça kanırtıyor. Kızılçamlar, zeytin ağaçları, defneler ve meşeler, bir gece ansızın acele kamulaştırmayla can çekişiyor. Bal arıları uçuşuyor dört bir yana; yaban keçileri şaşkın; baykuşlar ve puhular yuvalarını bulamıyor, sincaplar ve kirpiler telaş içinde kaçışıyorlar...
Biraz ötemizde Latmos Dağı inim inim inlemede, tepelerinde dinamitler patlamada. Buralarda hep kanun hükmünde üretiliyor raporlar, kanun hükmünde kıyılıyor Latmos’a; dinlesen, sanki hep bir ağızdan yakarıyor karaçamlar, kızılçamlar, meşeler...
Etkinliğimiz 11 Ekim günü Umut Kafe’de. Orada, iyiliğin çocuklarıyla buluşacağız. Mekânın içinde bulunduğu yerin bir özelliği var. Umut Kafe, 10 Ekim Elif Kanlıoğlu Barış Parkı’nda yer alıyor. 10 Ekim tarihi yabancı değil bize. Elif Kanlıoğlu adı da öyle. Ankara’nın yüreğinin kana bulandığı gündür o gün. Devletin malum sessizliğinde IŞİD üyelerince Ankara Gar Katliamı’nın yaşandığı gün. Ülkenin dört bir yanından Ankara’ya barış istemeye gidenlerin eşine az rastlanır bir vahşetle katledildiği o elemli gün. 104 can toprağa düşmüş, içlerinde 20 yaşlarında Elif Kanlıoğlu da var. Didim’den yola çıkıp, Ankara’da barışa kanat çırpmak isterken katledilen Elif Kanlıoğlu’nun adını vermişler parka.
Bir gün önce, aynı mekânda Elif’i anmak için toplanmış kalabalık. Biz de, kelebekler gibi barışa kanat çırpan Elif’i anarak başlıyoruz söyleşimize.
Betonu delip taşı kırarak açılan bir tünel
1968 isyanının alevlerinden koşarak giden bir isyancının, Oktay Kaynak’ın ayak izlerini takip ediyor sözcüklerimiz. İzler bizi, 18 milyon yıl öncesine götürüyor. Henüz, gezegende iki ayaklı canlılar mevcut değil. Afrika’nın derinliklerinde, tropikal ormanların en yükseklerinde dört ayaklı primatlarız.
Milyonlarca yıl öncesinden 1960’lı yılların sonlarına dönüyoruz. Dünya bir kötülük sarmalında. ABD, 19 bin km ötede Vietnam’ı işgal etmiş, ölüm kusuyor. Dünya gibi, Türkiye gençliği de ayakta. 12 Mart askeri darbesi fırtına gibi eserken, İstanbul Maltepe’de, askeri alayın ortasında bir tünel kazılıyor. İçlerinde Mahir Çayan’ın da bulunduğu bir grup genç, Deniz Gezmiş’in idamını önlemek için firar ediyorlar.
Afrika’yı boydan boya bölen yedi bin km’lik bir vadide bir şeyler olmakta. Binlerce devasa volkan, tektonik hareketler, oluşan göller, zayıflayan tropikal ormanlar... 3,18 milyon yıl önce, bugünkü Etyopya’nın Hadar bölgesinde neler oldu? Atalarımızın öncülleri kimlerdi? İki ayağının üzerine kalkan ilk insanımsılar nasıldı?
Bir yanda, bir cezaevi karanlığında betonu delip taşı kırarak açılan bir tünel; öte yanda sabit fikirlerin, kalıplaşmış düşüncelerin, bilim aristokrasisinin soğuk dehlizlerinde karanlığı yontarak kazılan başka bir tünel ve her ikisinde süren bir ışık arayışı.
Zulmün en keskin kılıcına dönüşen zekâ
Yedi
milyon yıl içinde ağaçlardan yere inen primatlar; plasentanın yer değiştirmesi,
embriyonun milyonlarca yıl süren yolculuğu, değişen doğum biçimi; sertleşip
kubbeleşen kafatası, büyüyen beyin, ortaya çıkan zekâ... Bir yanda duygusal
aklın, öte yanda kötülüğün evrimi.Olduvai Geçidi, 2 milyon yıl öncesine ait dünyadaki
en önemli insanımsı fosil yatağı, Tanzanya
Ayağa kalkıp zeki bir canlı olmakla seven, hoş gören, empati yapan, paylaşan bir tür mü doğdu, yoksa anbean gezegeni kemiren bir yok ediciye mi dönüştü insan?
Öyleyse eğer, nasıl duracak, 2 milyon yıl önce ayağa kalkan bu canavar? İyilik kötülüğü alt edebilecek mi? Bir çiçeğe, böceğe, ağaca kıyamayan duygusal akıl; atom bombasını, silah fabrikalarını, insansız ölüm uçaklarını, savaş gemilerini, yapay zekâyı, dakikada 1 milyon 620 bin mermi atan silahları nasıl alt edecek? Nasıl üstesinden gelecek bunca acımasızlığın, yalanın, hilenin, riyakârlığın?
20. yüzyılın başındayken, dünyada 2 milyon olan şempanze nüfusu şimdilerde 150.000 kadar. Peki ya insan? Aynı dönemde 1,5 milyar olan sayımız, bugün 8 milyarı aşmış durumda. Şempanze nüfusu 13,3 kat azalırken insan nüfusu 5,3 kat artmış. Kaç türü daha yeryüzünden silecek kötücül insan aklı? Kaç gölü yok edecek, kaç ormanı kesecek, kaç dereyi kurutacak?
Amazon ormanlarında, her 24 saatte, 4998 futbol sahası büyüklüğünde orman yok ediliyor, niye?
Başka yerde değil, kendi ülkemizde; 15 yılda 386 bin maden ruhsatı veren hangi akıl? Bu güzelim topraklara, sulara, ormanlara kıyan kötülük kimin eseri? Uşak’ın Eşme’sinde, Kışladağ altın madeninde çalışan 1300 işçinin yıllık maliyeti 350 kilo altın. İşletmeci firma ise haftalık 400 kilo altın üretiyor. Peki ya toprağın bağrına zerk edilen zehir? Kaç ömrü kısaltacak, kaç yüzyıl sürecek toprağın sinesini tutuşturan bu yangın?
Zekâ,
insanı özgürleştirecek bir ışık olabilecekken, çoğu kez zulmün en keskin
kılıcına dönüşmüş.
Hemen
yanı başımızda, adına Gazze denilen bir cehennem çukuru kazmış “medeniyet.”
Soykırımlar artık alenen işleniyor; saklısız, amasız, utanmasız! Çağ barbarlık
çağı, sadece maskeler modern.
Son 3500 yılda tarihte, toprakları 1 milyon km2’den büyük, 118 imparatorluk var olmuş. Büyük beyinlerin, üstün ve kıvrak zekâların, dizginlenemez hırsların eseri tüm bu imparatorluklar. Hepsi kanla beslenmiş, hepsi talan ve yağma üzerine kurulmuşlar.
Elif Kanlıoğlu’nun düşlerinde, Gazzeli çocukların sesindeyiz
Adı Umut olan bir kafedeyiz. Sorular soruluyor, yanıtlar veriliyor, kitaplar imzalanıyor. Aklın Ayak İzleri’ndeki yeni yolculuğumuzda bir söyleşinin daha sonuna geliyoruz.
Mutluyuz. Çünkü iyiliğin çocuklarıyla beraberiz.
İnsanın insana, insanın doğaya hükmetmesinin karşısındayız.
10 Ekim, Elif Kanlıoğlu Barış Parkı’ndayız.
Elif Kanlıoğlu’nun düşlerinde, Gazzeli çocukların sesindeyiz. Bal arılarının, yaban keçilerinin, baykuşların ve puhuların; sincaplar ve kirpilerin yanındayız.
Başımız dik, alnımız ak, gözlerimizi kaldırdığımızda gururla bakıyoruz dünyaya. Hor görülen her insan, kıyılan her hayvan, kesilen her ağaç, kirletilen her damla su için her daim yastayız. Lâkin her türlü kötülüğün karşısında; yılmadan, usanmadan, korkmadan, hep iyi olan taraftayız.
https://t24.com.tr/yazarlar/yusuf-nazim/aklin-ayak-izleri-nde-yolculuklar-7-iyiligin-cocuklari,51943
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yusuf.nazim1@gmail.com