Delikanlı, özenle doldurduğu formu masasında oturan
adama uzattı. Profesör, aldığı kâğıdı ondan geri kalmayan bir titizlikle satır
satır incelemeye koyuldu. Sonuna gelmişti ki birden kaşlarını çattı. Dikkatini
çeken bir şey olmalıydı.
“Bu nedir?” diye sordu.
Parmağıyla formun üzerindeki bir yazıyı gösteriyordu. Okumaya çalıştı:
“Üçüncü dil Kikuyu?”
Başını hafifçe kaldırdı, gözlüğünün üstünden genç adama baktı, yeniden önündeki yazıya döndü:
“Birinci dil İngilizce, ikinci dil Fransızca anladım da bu üçüncüsü ne oluyor?”
Parmağıyla kâğıdın üzerindeki sözcüğü göstererek okumaya çalıştı:
“Kikuyu”
Genç adam Profesör’ün dediğini tekrarladı:
“Kikuyu dili hocam.”
Profesör afallamıştı. Şaşkın gözleri önündeki kâğıtla, delikanlı arasında gidip geldi:
“Böyle bir dil mi var?”
“Evet hocam, benim anadilim, ben bu dili konuşuyorum.”
Profesör bozulmuştu, fark ettirmemeye çalıştı.
“Ha öylemi, tamam.” dedi, “Haftaya gel sonucu öğren.”
Genç adam aynı kapıyı yeniden çaldığında aradan bir hafta geçmişti. İçeri girdiğinde Profesör ayağa kalktı.
“Gel bakalım, otur şöyle.” dedi.
Delikanlı gösterilen yere oturdu. Profesör sakalını sıvazlayarak devam etti:
“Senin her şey tamam. Şu dil konusu da öyle. Birinci ve ikinci dilden sınava girdin. Gayet iyi puanlar almışsın. Yalnız Tituyu dilinden sınav yapacak birini bulamadık.”
Delikanlı gülümseyerek;
“Tituyu değil hocam, Kikuyu.” diye düzeltti.
“Affedersin, Kikuyu…”
Genç adam şaşırmıştı, kaşlarını çattı.
“Peki, ne olacak şimdi?” diye sordu.
Profesör arkasına yaslandı, çaresiz bakışlarını karşısındakinin üzerinde gezdirdi.
“Bu konuda bize yardım edeceksin.” dedi.
Delikanlı, parmağını göğsüne götürdü, şaşkınlıkla;
“Ben mi?“ diye sordu. Sonra gülümseyerek, “Nasıl yardımcı olabilirim ki?” dedi.
“Kolay.” dedi Profesör, “Madem bu dili biliyorsun, bize bu dili iyi bilen birilerini söyleyeceksin, senin sınavın ona yaptıracağız.”
Genç adam iki hafta sonra giriş belgesini aldığında üç dilden de geçmişti. Elindeki dökumanda İngilizce ve Fransızca dilleri için onay veren uzman hocaların adları ve gösterişli imzaları vardı. Kikuyu dilinin altında ise sadece bir parmak izi...
Alfabesi olmayan bir dil: Kikuyu
Kikuyu.
Alfabesi olmayan bir dildi. Afrika’nın kıraç topraklarında kök salmış Kikuyu kabilesine aitti. Doğu Afrika’nın Büyük Rift Vadisi’nde 2 milyon yıl önce ayağa kalkan ilk insanımsı atalarımız olan Homo habilislerin bir kısmı, Afrika’dan çıkıp dünyaya dağılmış ve çevre koşullarına faklı şekilde uyum sağlamışlardı. Zamanla bunlara Homo erectus, Homo sapiens, Neandertal gibi isimler verilmişti. Daha sonraları baskın bir tür olarak Homo sapiens günümüze kadar ulaşmış ve yaşadığı coğrafyalarda farklı diller geliştirmişti.
Diğer bir kısım Homo habilis ise Afrika’da kalmış, iki ayak üzerindeki evrimleşmesini burada sürdürmüştü. Afrika kıtasının her yerine dağılan atalarımızın bu ilk öncülleri ise buralarda, kendi dillerini geliştirmişlerdi.
Kikuyu dili. Belki de 2 milyon yıl önce Afrika’da ayağa kalkan ilk insanımsı atalarımızdan başlayarak gelişen bir dil. Kim bilir, onların sahip olduğu ilk zekâ becerilerinin ürünü olan hırıltı ve seslerden evrimleşerek oluşmuş, asırlardır nesilden nesile aktarılarak bugüne gelmişti. Öylesine kadim, o kadar yaşlı, bir o kadar eski.
Cambridge Üniversitesi giriş sınavında genç adam, bu dili en iyi bilen birisi olarak Profesör’e, kabilesinin en yaşlı üyesi olan şefin adını vermişti. Profesör’ün gönderdiği adam, Kikuyu kabilesinin şefini bulmuş ve ona bu durumu anlatmıştı. Şefse ona, genç adamı tanıdığını, bu dili iyi bildiğini söylemiş, imza atmayı bilmediği için de önündeki kâğıda parmağını basmıştı…
İnsan evrimine adanan bir ömür
1960 yılında Louis, Mary ve 11 yaşındaki Philip, Olduvai Gorge yakınlarında iki milyon yıl önce ilk insanların yaşadığı bir siti kazarken |
1922 yılında, Cambridge Üniversitesi’nde, doldurduğu formda bildiği üç dilden birini Kikuyu olarak yazan bu genç adam, geleceğin insan evrimi araştırılmalarında yeni bir çığır açacak olan ünlü Antropolog & Paleantropolog Profesör Louis Leakey’den başkası değildir.
Louis Leakey, İngiliz bir misyoner ailenin çocuğu olarak 1903’te Kenya’da doğmuştu. Ailesi, İngiliz sömürgesi Kenya'nın dağlarında bir köyde Kikuyu insanlarıyla yaşamaktaydı. İngiliz anne-babaya karşılık Louis, Kenya'da Kikuyular arasında dünyaya gelmiş, bir beyaz olmasına rağmen onların kültür ve gelenekleriyle büyümüş, kendini hep bir Kikuyu olarak hissetmişti. Çocukluğu hep Kikuyu kardeşlerinin arasında geçmiş; onlarla oyun oynamış; ok atmayı, avlanmayı, iz sürmeyi, kapan kurmayı öğrenmişti. Yalnız kaldığı zamanlardaki uğrak yeri, dere kenarlarındaki oyuntular, ıssız akarsu çevreleriydi. Henüz çocuk yaşta buralardan topladığı cama benzer ilginç taş ve kaya parçaları onu, antropoloji ve fosil bilimin zirvelerine taşıyacak, İngiliz Cambridge Üniversitesi'nden alacağı çifte lisansla insan evriminin kökenlerine doğru bitmek bilmez bir yolculuğa çıkacaktır.
Derin bir tutkuyla çıktığı bu yolculukta, Nairobi’nin dağlarında, dere kenarlarından topladığı ilginç cam taşları, en sonunda onu, Olduvai Gorge adı verilen fosil yatağını keşfetmesine kadar götürecektir.
Eşi Mary Louis’le birlikte burada, milyonlarca yıl öncesine ait el baltaları, soyu tükenmiş hayvan fosilleri ve ilk insanımsılara ait kemik parçaları bulurlar. Kimi 2 milyon yıl yaşında iki ayaklıya, kimi 18 milyon yıl yaşında primata ait kemik fosillerdir bunlar…
Böylece Louis Leakey, insanın Avrupa ve Asya'da evrimleştiğine ilişkin fosil bilimcilerin geleneksel tezini alt üst edecek ve insan evriminin başladığı yerin Afrika olduğunu kanıtlayarak bilim tarihine geçecektir.
Bizim Kikuyularımız
Tarihteki llk Kürtçe gramer kitabı |
Adına Kürtçe deniyor. Kimi yerlerde bu dilde konuşanların hor görüldüğü, uzak şehirlerde gençlerine omuz vurulduğu, şarkılarının terör emaresi görülüp, mahkemelerde “bilinmeyen bir dilden” sayıldığı bir dil o.
Bu topraklardan çok uzaklarda, 1787 yılında ta Roma’da yayınlanan bir gramer kitabı vardır. Günümüzden 237 yıl önce yayınlanan bu kitabın adı “Grammatica e Vocabolario Della Lingua Kurda” yani “Kürt Dilinin Grameri ve Kelime Bilgisi”dir. Maurizio Garzoni adlı İtalyan rahip tarafından yazılan eser, ilk Kürtçe gramer kitabı olarak biliniyor.
Bugün ülkemizde hâlâ “bilinmeyen” ancak çeyrek bin yıl önce Avrupa’da gramer kitabı yazılan bir dil; Kürtçe!
Ve ısrarla, inatla “bilinmeyen bir dilden” konuşmaya devam eden bizim talihsiz Kikuyularımız.
Hepinizin Dünya Anadil Günü kutlu olsun.
Kaynak:
Louis Leakey, A.Mardon, Golden Meteorite Press,
2021
www.evrenatlasi.com
www.bilimveaydinlanma.org
https://t24.com.tr/yazarlar/yusuf-nazim/kikuyu-dilinde-imza,43641
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yusuf.nazim1@gmail.com