20 Kasım 2025 Perşembe

Yürekli olunmadan, meydan okunmadan, yaşanmaz aşk


Yusuf Nazım
T24 | 20 Kasım 2025

Sabah, köyün üstüne ince bir sis bulutu gibi inmektedir. Dağların kesiklerinden gün yavaş yavaş doğarken, toprak yolun kıvrımlarında beyaz bir araç belirir.

Kornası kısa, utangaç bir ses çıkarır; köpekler havlar, tavuklar kanat çırpar, bir kuzunun meleme sesi işitilir.

Evlerde bir hareketlenmedir başlar. Kadınlar başörtülerini aceleyle bağlar. Kapı gıcırtıları, çocukların telaş içindeki koşturmacalarına karışır.

Evin önünde duran aracın kapısı açılır. İçeriden genç bir kadın iner; her iki elinde küçük paketler taşımaktadır. Paketlerin üzerinde, alın teriyle buğulanmış sabahın serinliği vardır.

Kadın, defterine isimleri kaydeder; paketler halinde kutuları çocuklara uzatır. Kimi minik eller hemencecik açar paketi, kimi annesine götürür. Birinin dudaklarına beyaz bir bıyık bulaşır, gülüşü köyün sabahını ısıtır. Bir diğeri eve doğru seslenir:

“Anne, bizim payımız da geldi!”

O sabah, köyün üstünden ince bir süt kokusu geçer. Tandır başında sabah ekmeği pişiren kadınların sevinci, sıcacık ekmek buğularına karışır.

Araç, köy meydanını geçip tepenin yokuşuna doğru tırmanırken çocuklar arkasından koşarak el sallar. Toz bulutunun içindeki beyaz aracın arka kapısında, sabah güneşinin aydınlattığı bir yazı parıldar:

Süt Kuzusu.”

Köyün sessizliğindeki o iki kelime, köyden köye, ilçeden ilçeye İzmir’in yoksul beldelerinde yankılanırken, bu kelimelerin bir gün, bir vicdan hikâyesine dönüşeceğini hiç kimse tahmin edemez...

“Başka bir tarım” hayali 


Türkiye’de, kooperatifleşme yoğunluğu açısından İzmir, Bursa ve Balıkesir’in adı öne çıkmaktadır. Resmî verilere göre, bunların arasında İzmir, hem tarihsel hem de kurumsal açıdan ülkenin kooperatif başkenti sayılır.

Başka Bir Tarım Mümkün 2.Karikatür Yarışması,
Halit Kurtulmuş Aytoslu, 2023
Öyle ki gerek tarımsal kalkınma kooperatifi, gerek kadın kooperatifi ve gerekse de süt üretici birliğinin en fazla bulunduğu kent burasıdır.

Özellikle 2019 sonrası, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Tarımsal Üretici Kooperatiflerinden Doğrudan Alım” modeli dikkati çeker. Bu modele göre belediye, kooperatiflerin kurulmasını destekler, kolaylaştırır ve teşvik eder. Kooperatiflerse, üyesi olan köylülerden karakılçık buğdayı, mandalina, lavanta, enginar, çiçek, süt ve et gibi ürünlerini satın alır. Üstelik alım garantisi de vererek...

2019 yılında belediye başkanı seçilen Tunç Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu, daha önceleri sınırlı çapta yapılan kooperatiflerden doğrudan alım yöntemini geliştirir, yaygınlaştırır. Böylece, üreticinin nefes almasını sağlayan bu yöntem, 2019-2024 döneminde büyük ölçekli, sözleşmeli ve kurumsal bir modele dönüşür.

Bu doğrultuda belediye tarafından 2020–2022 yıllarında çok sayıda kooperatifle sözleşme imzalanır, köylüden yüz milyonlarca liralık alım yapılır. Belediyenin ürününü aldığı tarımsal kalkınma kooperatifi sayısı 2021 yılında 28’e, 2022’de 61’e, 2023’de 72’ye yükselir. Beslediği hayvanın sütünü aracının, tefecinin insafından kurtaran köylü, ilk defa olarak alım garantisi altında gönül rahatlığıyla tarımını yapar, hayvanını besler, sütünü sağar.

Tunç Soyer dönemindeki bu doğrudan alımlar, 2023 sonunda Sayıştay’ın hukuki itirazlarına takılsa da Soyer, ısrarla köylünün ve kooperatiflerin yanında durmaya devam eder.

İzmir’deki üretici kooperatiflerinin bu derece yaygınlaşması başka bir sonuca daha yol açacaktır. Önceki yıllarda belediye tarafından sınırlı olarak başlatılmış olan çocuklara ücretsiz süt dağıtımı, geniş ölçekli olarak yapılmaya başlar. Aracılar yerine üretici kooperatiflerinden alınan süt, Süt Kuzusu markasıyla patentleştirilir. Artık, İzmirli köylünün sütü markalaşmıştır. Böylece, Süt Kuzusu paketleri, haftada iki litre olarak 2-5 yaş arası ihtiyaç sahibi çocuklara bedelsiz olarak ulaşmaya başlar.

Bundan böyle, İzmir’in çocukları, köylerine gelen ve arkasında Süt Kuzusu yazan araçların arkasından koşarlar. Bir yandan çocuklar güvenilir, kaliteli ve sağlıklı süte kavuşurken, öte yandan içtikleri her yudum sütün arkasında emeğinin, alın terinin karşılığını alan; yüzü gülen, yüreği ısınan köylünün huzuru hissedilir.

Bir umut ve vicdan yolculuğu

Ne var ki, İzmirli köylünün bu sevinci uzun sürmeyecektir.

Gerek 12 Eylül askeri darbesiyle tarımda sübvansiyonların azaltılarak ülke tarımı ile hayvancılığının baltalandığı Özallı yılların neoliberal yasaları, diğer yanda siyasi çatışmaların İzmir'deki yerel yönetimlere olan yansımaları, gerekse Sayıştay eliyle kentin tarım ve hayvancılığının serbest rekabetin kirli çarklarına teslim etme gayretleri… Bütün bunlar İzmirli köylünün tepesinde Demokles’in kılıcı gibi asılı kalır.

2019 seçimleri, CHP içindeki güç yarışları, hoyrat esen politik rüzgârlar... Yeni başkanla birlikte, Büyükşehir Belediyesi’nin idari kadroları baştan aşağı değişir. Bu değişim belediyenin sağlık, ulaşım, sosyal hizmetler ve kültür dışında tarım ve hayvancılık politikalarına da yansır.

Kooperatifçilik modeli de bundan payını almakta gecikmez. Belediye tarafından alacakları ödenmeyen kooperatifler, köylüye olan borcunu ödeyemez hale gelir, üretici mağdur olur. Çok sonraları, kooperatif alacakları uzun vadeli taksitlere bölünür. Arkasından bu modele yapılan desteğe son verilir. Köylü sütünü satacak yer bulamaz. Süt Kuzusu dağıtımı devam etse de artık süt alımları, kooperatiflerden değil, ihaleyle en düşük fiyatı verenden sağlanır. Böylece üretici yeniden soluksuz kalır; köylü alım güvencesi olmayan ürününü üretmekte, hayvanını beslemekte tereddüt eder. Köyde bir süredir yeşeren umutlar, bir kez daha sararıp solar...

Şimdilerde İzmir'in köylerinden feryat figan sesler yükselmekte. Menemen’de, Ulus köylülerinin mandıracılara, önceden borçlanarak girdikleri borç sarmalından canları yanmış. İki yıl aynı fiyattan sütünü satmak zorunda kalmaktan perişanlar.

Bayındır’ın Yakacık köylülerine bir sor bin ah işit. Ancak yem parasına denk gelen sütlerini bir süredir satmaz olmuşlar. Doyranlı köylüleri ise çaresizler; koyun sütünü aracıya, yok pahasına veriyorlar.

Tunç Soyer Menemen ovasında
Başka bir tarım mümkün hayalinin peşinde
Gölcük Köyü’nün tepelerinde keçilerini otlatan Tunay’ın serzenişleri taş kalplere işlemez olmuştur; rüzgârlara karışıp, kaybolup gider. Dağlarda hayvanlarıyla koyun koyuna yatan Mehmet’e gelince. Onun iç çekişleri, sessiz bir çığlığı andırır. Her ikisi de Kooperatifi mumla aramaktalar.

Bir zamanlar emeğin ve dayanışmanın simgesi, doğrudan alım modeli terk edilmiş durumda. Geride, İzmir’in dağlarında, bayırlarında, köylerinde buruk bir hayal kırıklığının izleri görülmekte.

Aklı Murat Dağı’nda, Gediz Havzası’nda, Gazzeli çocuklarda bir belediye başkanı

Başka bir tarım mümkün” hayalini İzmir’in köylerinde ete kemiğe büründüren, doğrudan ve garantili alım yöntemiyle köylüye can veren, çocukların sağlıklı büyümesi için gözünü budaktan esirgemeden yolculuklara çıkan belediye başkanı Tunç Soyer’e gelince…

O, bir süredir cezaevinde! Kooperatifleri ve üreticiyi destekleyerek kamuyu zarara uğratmaktan yargılanıyor...

Yüreğinde, kamusal bir vicdanın onurlu yükü. Umudu, inancı gibi dimdik ayakta. Demir parmaklıkların gölgesinde, içeriden dışarıya hikâyeler anlatıyor. Son günlerde dinleme fırsatını bulduğu radyosundan Joy FM’e kulağını veriyor, müzik öyküleri derliyor…

Aklı ise Murat Dağı’nda, Gediz Havzası’nda, Gazzeli çocuklarda; Gölcük’te, Gödence’de, Ulamış’ta… F Tipi bir cezaevinin 63 numaralı koğuşundan kelimeleri üfleyerek dışardaki zifiri karanlığa ışık tutmaya çalışıyor.

Dudaklarında bir şarkının mırıltıları. Belli ki kış güneşini özlüyor o:

“Yürekli olunmadan, meydan okunmadan, yaşanmaz aşk.”

https://t24.com.tr/yazarlar/yusuf-nazim/yurekli-olunmadan-meydan-okunmadan-yasanmaz-ask,52469