Yusuf Nazım
Radikal /22 Aralık 2011
Radikal /22 Aralık 2011
Zuccutti Parkında insanlar pedal çeviriyorlar. Yaşlısı genci, kadını erkeği, yerlisi zencisiyle sıraya girmişler. Üzerine oturdukları bisiklete benzer bir aletin üzerinde eğlenerek pedal çeviriyorlar.
Onlar, Wall Street eylemcileri. 17 Eylül’de bir avuç insanla yola çıkıp, önce Wall Street’i, ardından New York şehrini ve sonrasında da, zaten kendilerinin olduklarına inandıkları dünyayı işgal etmeyi kafalarına koymuş Wall Street’i İşgal Et Eylemcilerinin gözü pek aktivistleri.
Zuccutti Parkı’nın sahibi Brookfield şirketi, gönül eğlendirmek amaçlı bir kaç sevimli gösteriden sonra dağılır sanılarak küçümsenen, ancak zamanla soğuğa, yağmura ve rüzgara aldırmadan tuttukları meydana kene gibi yapışan bu insanları şimdi meydandan atmanın yollarını arıyor. Sonunda masum bir yol buluyorlar; işgalcilerin kullandığı belediyeye ait 6 adet jeneratör, belediye tarafından ellerinden alınıyor! İşgalciler, parkın zemin taşları üzerinde, karanlık ve soğukla baş başa kalıyorlar…
“Hayallerinde mümkün gördükleri başka bir dünyanın işaretleri mi?”
Kapitalizm tarafından ruhları kemirilen ve geleceğe ilişkin bütün umutları çalınan bu insanlar, iki aydan beri buradalar. Kamuya, yani kendilerine ait olan bir meydanı mekan tutarak orada kalıcı bir çadırkent yaratmış durumdalar. Kent hayatını aksatmadan, kendi yiyeceklerini, barınma ve ısınma sorunlarını hallediyorlar; temizliklerini kendileri yapıyor, takas kütüphaneleri kuruyor ve sosyal ağlar üzerinden gösterdikleri müthiş performansla, bütün bir dünyayla iletişim sağlıyorlar. Aralarında ve şehir halkıyla olağanüstü bir dayanışma ağı kurmuşlar. Hayallerinde mümkün gördükleri “başka bir dünya” nın ışığını adeta orada yakmaya çalışıyorlar.
İnsanoğlu ne kadar akıllı bir yaratıksa, birey olarak nasıl zekice davranış örnekleri gösteriyorsa, onlar da ortak aklın sinerjisinin neler üretebileceğini keşfetmişler. Akıl ortaklığının yaratıcılığına inanmış bu insanlar, ellerindeki olanakların zayıflığına, beş parasız yola çıkmış olmalarına ve %1 in zaman zaman polis ve yerel kuvvetlerin aracılığıyla diş göstermesine rağmen pes etmiyorlar.
Kışı çadırlarda geçirmeye hazırlanan eylemciler, meydana kurmuş oldukları bisiklete benzer düzeneklerden, pedal çevirerek elektrik üretmeye ve ürettikleri elektrik enerjisini akülerde depolayarak kullanmaya başlamışlar. Hayallerinde büyüttükleri “yeni bir dünya” özleminin, işgalcilerde oluşturduğu yaratıcılığın sınır tanımaz bir örneği bu. Hayaller bir kez serbest bırakılınca, hayata dair yeni keşifler de kaçınılmaz olarak kendisini var etmekten geri kalmıyor.
“Ortak bir insanlık aklı yaratmayı hedefleyen manifestoları var”
Şimdi, insanlığın ortak aklını keşfetmenin yolculuğuna çıkmış bu insanlar, kışın soğuğuna aldırmadan Zuccutti Parkında sıraya girmiş, pedal çeviriyorlar. Çevirdikleri pedalların gücünden kaynaklanan elektrik, içine sığındıkları parkı aydınlatmakla kalmamış, New York’un şaşaalı bulvarlarını aşarak finans kapitalin merkezinde irili ufaklı sarsıntılar yaratmaya başlamış bile. Zuccutti Parkı’nın yeni sahipleri, kapitalizmin eskiyen ve dökülmeye yüz tutmuş çarklarına çomak soktuklarının bilincindeler.
Wall Street’te çevrilen pedalın gücü, şehrin üzerinde bir enerji bulutu oluşturmuş adeta. Amerika’nın zencileri, yerlileri, beyazları; tüm yok sayılmışları, görmezden gelinmişleri tarafından ilgiyle izlenen bu enerji bulutu, bugünlerde Amerika Kıtası üzerinde bir hayalet gibi dolaşıyor; bütün bir kıta Avrupa’sını geçerek, yerkürenin geri kalanını yavaş yavaş kuşatmaya başlıyor.
Onlar, Wall Street’in yaratıcı ve uslanmaz çocukları; kendilerine ve doğaya karşı adalet istiyorlar. Ve bu adaleti yerine getirecek olanın da yine kendi öz güçleri olduklarına inanıyorlar. Bunun için de, adına doğrudan demokrasi dedikleri şeyi uygulamaya çalışıyorlar. Her katılımcının eşit söz hakkının olduğu bir şehir genel meclisleri var. Bütün kararları bu meclislerde alıyorlar. Bireyler, ellerini indirip-kaldırmak suretiyle doğrudan demokrasiyi yaşıyor ve hissediyorlar. Ellerinden alınmış olduklarına inandıkları geleceklerini, yine kendi elleriyle yeniden kazanmak istiyorlar.
Dünyanın bu yeni tür işgalcileri, bütün kötülüklerin müsebbibi olarak gördükleri kapitalizme karşı başlatmış oldukları başkaldırıdan umutlular. Başarılarının, ancak bu kötülüklerden nasibini almış herkesin aynı başkaldırı bayrağın altında toplanmasıyla mümkün olacağına inanıyorlar. Bu yüzden manifestolarında “biz %99’uz” diyorlar ve bayraklarını %1’e karşı dalgalandırıyorlar.
%1’e karşı duyulan soğukkanlı öfke giderek dalga dalga yayılıyor. Wall Street hareketinin küresel bir eylemliliğe dönüştüğü 15 Ekimde, New York Times Meydanı’nda 50.000 şehirlinin buluşmasına, Madrid’te 500.000 öfkelinin gösterisine, Atina’da 200.000 kişinin parlamentoyu kuşatmasına ve dünya genelinde 1.500 den fazla kentte meydanların kalabalıklarca işgal edilmesine dönüşüyor. Kaliforniya’nın Oakland kentinde tepki olarak genel greve evrilen işgal hareketi, 400.000 olan kent nüfusunun %8’inin kenti boydan boya aşarak bir sel gibi akmasına, ünlü Oakland Limanı’nı kuşatmasına yol açıyor. Hareket, giderek yeni bir ruh kazanıyor. Kazandığı bu ruhla beraber önceleri görmezden gelinip küçümsenen kentlerin işgalcileri, giderek dünya ana akım medyasının da birer ilgi odağı haline geliyorlar.
İşgalciler, doymak bilmez kar hırsıyla üzerinde yaşadığımız gezegenin kaynaklarını en ince damarlarına kadar sömüren; havasını, suyunu ve toprağını kurutan; yurttaşların birey olma özgürlüklerini ellerinden alan, aşkı ve hayal kurmayı tüketen, insanlığın umudunu ve geleceğini körelten bir dünyayı artık istemiyorlar! Bitmek bilmez savaşlarıyla barışı en özlenir şey haline getiren kapitalizm mikrobuna karşı, adaleti ve eşitliği olmazsa olmaz sayan ve her ülkenin özgül koşularına göre o ülkenin ve kentlerinin genel meclislerinde karar altına alınan manifestolar yaratıyorlar. Sevgiyi, paylaşmayı, danışmayı, dayanışmayı, hayal kurmayı öğrenen; doğrudan demokrasi için akıl yürütmeyi, birden çok aklı bir araya getirmeyi, bir düş için ortaklık yapmayı, ortak bir insanlık aklı yaratmayı hedefleyen manifestolar…
Bir de %1 var tabii.. ABD’de toplam servetin %40’ına sahip olan %1... O, gelişmeleri şimdilik perde arkasından umursamaz gibi gözüken bir sessizlikle izliyor. Şimdilik, dünyayı saran Arap Baharı’nın demokrasi ve özgürlük rüzgarının serinliğinde işgalcilerle karşı karşıya gelmekten kaçınıyor. Pedalı keşfeden ve onu hayal ettikleri başka bir dünyanın aşkıyla çevirmeye devam eden insanların ortak aklı, yüzüne taktıkları maskeleri ve genetik kurnazlıklarıyla pusuda bekleyen %1’in oyunları karşısında ne kadar hazırlıklı bilinmez.
“Zuccutti Parkında dönen pedallar, küresel bir enerji üretiyor.”
Bir süper imparatorluğa dönüşen ABD’deki finans kapitalin New York’taki kalbinde çevrilen pedalın ürettiği elektrik, şimdiden Zuccutti Parkını ısıtıp Amerikan kıtasının kentlerini aydınlatmaya başladı bile. Bugünlerde, dünyanın yüzlerce kentinde; finans merkezlerinin önünde, caddelerinde ve meydanlarında grup grup insanlar toplanıyorlar, fikir alış verişinde bulunuyor, hararetli tartışmalar yapıyorlar. İrili ufaklı kalabalıklar, kendilerince bir pedal bulup çevirme telaşındalar. Wall Street’ten yayılan göz kamaştırıcı ışık onların da ufuklarını yavaş yavaş aydınlatıyor. Birbirini tanımayan bir dolu insan, ilk defa içine girdikleri kabuklarından arınarak birbirlerine sokuluyorlar, birbirlerine dokunmaya çalışıyorlar; sorular soruyorlar, birbirlerinden öğreniyorlar, birbirlerinin farkına varmaya çabalıyorlar. Böylece, New York’tan, Oakland’a, Montreal’dan Toronto’ya, Londra’dan Madrid’e, Atina’dan İstanbul’a, Mısır’dan Yeni Zelanda’ya meydan meydan çevrilen pedalın gücü, büyüleyici bir şekilde çoğalıyor, giderek kapitalizme karşı kıtalararası bir eyleme dönüşüyor. Pedal döndükçe hız kazanıyor, hızlandıkça güçleniyor. Açığa çıkan enerji, on yıllardır gözü dönmüş bir servet edinme hırsıyla doğayı ve insanı kemiren finans kapitalizmin, artık çürümüş ve dökülmekte olan dişlileri arasına girmiş çomağı biraz daha oynatıyor, biraz daha dürtüyor.
Pedalın gücü, %99 ‘un ayaklarında, belki de başka bir dolu sosyal ve siyasal dönüşüm tetikleme potansiyeli taşıyan küresel bir aydınlamaya dönüşecek. Ya da perde arkasında, dişlerini bileyerek pusuda bekleyen %1’in sayısız oyunlarıyla, sahte demokrasi ve hileli özgürlük gösterileri arasında yavaş yavaş eriyip tükenecek.
New York’ta hava, artık iyice soğuk. Zuccutti Parkında dönmeye devam eden pedallar, insanlık adına küresel bir enerji üretiyorlar. Ya, eskiyen dünyanın kötülükleriyle yaşamaya biraz daha devam, ya da yeni bir dünyaya bir adım daha. İnsanlığın ortak aklı bakalım hangisine daha yakın… Bekleyip göreceğiz.
Yusuf Nazım
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetayV3&ArticleID=1073222&Date=08.01.2010&CategoryID=132